BIST 9.645
DOLAR 32,55
EURO 34,89
ALTIN 2.437,12
HABER /  GÜNCEL

28 Ocak 2011 Basın Özeti

İngiltere basınında Mısır yorumları: Orta Doğu'nun Berlin Duvarı anı, Mübarek için sonun başlangıcı ve demokratik tsunami.

Abone ol

Sunday Times, Mısır'da generallerin Mübarek'e çekilmesi uyarısında bulunduğunu yazıyor.

Gazetenin haberine göre, Mübarek'in başkan yardımcılığı görevine getirdiği Ömer Süleyman ile başbakanlık görevini üstlenen, savunma bakanı Muhammed Tantavi, Mübarek'e ''ayrılması gerektiğini'' söylemiş.

Ancak Times'ın kaynakları inatçı olarak niteledikleri Mübarek'in 30 yıllık liderliğini bırakmaya isteksiz olduğunu aktarıyor. Yine de görevde bulunduğu süre içinde ilk kez başkan yardımcılığı görevine atama yapmış olması Mübarek'in iktidar devri konusunda ilk adımı attığı biçiminde yorumlanıyor.

Independent on Sunday ise, üç Orta Doğu yorumcusunun görüşlerini taşımış sayfalarına.

London School of Economics LSE'den Fawaz Gerges, Tunus ve Mısır'da yaşananları ''Orta Doğu'nun Berlin Duvarı'nın yıkılması anı'' olarak yorumluyor:

''Mübarek gitse de gitmese de diktatörlerin duvarı yerle bir oldu. Korku barikatı kaldırıldı. Bölgede hüküm süren düzen için de sonun başlangıcı'' görüşünde Gerges.

Orta Doğu uzmanı Yoram Meital da, yaşananların bir çeşit depremden daha küçük olmadığını belirtirken, Tunus, Lübnan, Yemen'le birlikte değerlendirildiğinde olup bitenlerin ''münferit olaylar olmadığını, bunların Tunus ya da El Cezire etkisi olarak kavramsallaştırabileceklerini'' söylüyor.

Singapur'da Lee Kuan Yew Kamu Politikaları Merkezi'nin Dekanı Prof. Kişhore Mahbubani ise, ''Ne dilediğiniz konusunda dikkatli olun'' diyor ve şöyle devam ediyor:

''Daha kötüsü gelebilir. İsrail için kabus en kalabalık Arap komşusunda istikrarsızlığın yaşanması olur. Orta Doğu'nun büyün dengelerini değiştirebilir yaşananlar. Bunun dışında yaşanan bütün sorunlar bir anda çok basit gelebilir önümüzdekilerle karşılaştırıldığında. Bir anda 30 yıl öncesine gitmiş oluruz.''

Sonun başlangıcı

Sunday Telegraph, üç tam sayfa ayırdığı Mısır'daki gelişmeleri ''Sonun başlangıcı'' başlığıyla duyuruyor okurlarına.

Telegraph'ta gelişmeleri değerlendiren Hugh Miles, ''demokratik tsunami'' olarak nitelediği gelişmelerin Orta Doğu'yu sarıp sarmalayacağını varsaymanın yanıltıcı olacağını belirterek, Mısır'ı çöküşün eşiğine getiren sorunları petrol zengini diğer Arap hanedanları tarafından kolaylıkla çözülebileceğini savunuyor.

Miles'a göre, Mübarek'in, oğlu Cemal'i yerine devlet başkanlığı görevine getirme planları artık ölü görülmeli. Aslında buna Cemal Mübarek'in de pek itirazı olmasa gerek görüşünde Miles: ''Sürgünde lüks bir hayat sürmek yerine babasının kendisine devredeceği enkazla uğraşmak zorunda kalmayacağı için derin bir nefes almış olmalı Cemal Mübarek.''

Mübarek'in kaybedecek çok şeyi olduğu için mücadele edeceğini, bu nedenle devrimin de bir kaç hafta ya da belki de daha fazla sürebileceğini kaydeden Miles, ama bütün bu olanların uzun vadeli etkisi çok derin olacaktır diyor:

''Bir sonraki olumlu adım seçimlere kadar bilinen ve saygın bir ismin geçici devlet başkanı olması. Ama bu sorunların büyük bölümünü çözmese de önemli bir mesafe anlamına gelir. Muhammed el Baradey ya da Amr Musa olabilir bu isimler. Başkaları pek de güvenilir alternatifler olarak görünmüyor. Ama bu tür iyimser beklentiler de gerçekleşmeyebilir. Cezayir tarzı bir iç savaş, yeni bir Saddam Hüseyin ya da Yemen tarzı Maocu bir rejim, bunların hepsi uzak ihtimalle. Ordu içinden birilerinin de durumdan yararlanarak bir darbe yapmsaı da olası. Dahası Müslüman Kardeşler, seçimlerden zaferle çıkıp iktidar da olabilir.''

''Hamas'ın ideolojik ikizi tarafından yönetilen Mısır olasılığı, Batı'dakilerin uykularını kaçırırken, İslami akımlar ise bir yandan mutluluktan havaya uçacak öte yandan da alttan alta diğer Arap ülkelerinde de ilerlemeye devam edecektir'' görüşünü dile getiren Miles, ''İsrail-Filistin meselesinde eskisi kadar dikkate alınmasa da Mısır'da bir rejim değişikliğinin Orta Doğu'daki etkileri öngörülemez ölçüde dramatik olacaktır. 30 yıl önce olduğundan daha az etkin olan Mısır, ama yine de coğrafyanın dikkatle izlediği bir ülke. Tarih, Mısır nereye giderse diğerlerinin de peşinden gittiğini ortaya koyuyor'' diyor.

Miles, geçtiğimiz yüzyılda büyük Arap siyasi hareketlerin Mısır'da başladıklarını anımsatarak, Müslüman Kardeşler'den (1920'lerde İsmailiye kentinde), Eymen ez Zevahiri liderliğindeki İslami Cihad'a örnekler sıralıyor ve Zevahiri'nin El Kaide'nin en önemli isimlerinden biri olduğunu anımsatıyor.

''Eğer Mübarek derli toplu bir şekilde görevinden uzaklaştırılır yerine daha iyi birileri gelirse, bölgedeki diğer ülkeler üzerinde de olumlu bir etki yaratacaktır. Ama eğer işler kötüye giderse o zaman dünya genelindeki diktatörler, halklarına dönüp içinde bulunduğunuz tekneyi sallama aptallığı yaparsanız başınıza bakın neler gelir diye Mısır'ı örnek gösterecektir.''

Batı'ya uyarı

Observer ise Batı'yı uyarıyor:

''Kahire kadar Washington'da da vizyon ve cesarete ihtiyaç var. ABD, İngiltere ve diğer Batılı ülkeler yanlış bir şekilde istikrara özgürlükten daha fazla değer verdiler. Şimdi dönüp Mısırın cesur halkından ilham almalılar. Beş gazap gününde korkularını yenerek, eski yöntemleri terkedip görkemli, kaotik ama herkes için umuda doğru bir atılım yaptılar. Demokrasiyi bir gerçeklik haline getirdiler. Şimdi özgürce tecihlerini yapmalılar. Dolayısıyla ilk iş Mübarek'in gitmesi olmalı.''