BIST 9.645
DOLAR 32,56
EURO 34,90
ALTIN 2.426,16

2015 Kriz Yılı mı?

Dünya Bankası küresel büyüme tahminini düşürdü. Daha önce 2015 için yüzde 3,4 olarak öngörülen oran yüzde 3’e çekildi.

2015 Kriz Yılı mı? 

 

Dünya Bankası küresel büyüme tahminini düşürdü. 

Daha önce 2015 için yüzde 3,4 olarak öngörülen oran yüzde 3’e çekildi. 

 

Dünya Bankası Baş Ekonomisti Kaushik Basu, günümüz küresel ekonomisini sadece ABD tarafından çekilen tek motorlu bir trene benzetti. 

Kısaca demek istediği şuydu: “Bu motor bu yükü kaldırır mı?” 

Zira motor henüz yeni tamir edilmişti ancak trenin vagonları artmıştı…

 

AB, Japonya, Rusya, Çin, gelişmekte olan ülkeler ve ABD’nin durumu(?) 

2015 yılına girerken çok sayıda senaryonun çizilebileceği, komplo teorilerine son derece açık bir ortamla karşı karşıyayız. 

 

Gelin 2015’in ilk ayındaki küresel ekonomik görünüme kısaca göz atalım…

 

ABD kendini toparlıyor. Her ne kadar Aralık ayı perakende satışları %0,9 ile beklentilerin üzerinde azalsa da; Birleşik Devletler izlediği parasal genişleme politikası sayesinde çarkları yeniden çalıştırmayı başarmış görünüyor. FED, sermayeyi ülkesine çekeceği anı kolluyor, faiz artışı için Haziran ayını hedef gösteriyor. ABD için 2015 yılında %3,2’lik bir büyüme bekleniyor. 

 

AB ise 2015’in en fazla sorun yaşayacak ekonomilerinden. Her ne kadar %1,1’lik bir büyüme öngörülmekteyse de, ben bu tahminin son derece iyimser olduğunu düşünenlerdenim. Avrupa Merkez Bankası Almanya’yı parasal genişleme için ikna etse de, varlık alım programıyla sağlanacak fonun AB içerisinde kalacağını ve “al ver ekonomiye can ver” tutumunu yaratacağını söylemek zor! Bundan başta Türkiye olmak üzere gelişmekte olan ülkeler nasiplenecektir. Kaldı ki düşen petrol ve emtia fiyatları hedeflenen enflasyona ulaşılmasını engelleyecektir.

 

AB’nin ne olacağına bakmak için yönümüzü Japonya’ya çevirmek yeterli. Durağanlıktan kurtulamayan Japonya, çareyi rekor seviyede bütçe yaparak piyasaya para enjekte etmekte görüyor. Devlet eliyle yatırım ve fonlama… İşe yarayacak mı hep birlikte göreceğiz, ancak ekonominin çarklarını bozacağı kesin… Bugün itibariyle Japonya’yı izleyen herkes, olası bir kriz için “az sonra” diyor…

 

Ve gelelim Rusya’ya. ABD Rusya’ya “dur bakalım orada” dedi! Bunda şüphe var mı, bence olmamalı! Petrol fiyatlarındaki düşüş, Rusya’nın bütçe dengesini tamamen yerle bir etti. Onunla da kalmadı, Putin efsanesinin ayakları yere basmayan bir politikadan ibaret olduğunu gözler önüne serdi. 

 

Son yirmi yılda ekonomisini çeşitlendiremeyen, üretim ve ticaret anlamında uluslararası pazarlarını alternatif yaratacak şekilde çoğaltamayan Rusya, petrol fiyatlarının 45-50 $ seviyelerine gelmesiyle köşeye sıkıştı. Çünkü petrol ve gaz beraberce Rusya bütçe gelirlerinin yarsından fazlasını oluştururken ihraç gelirleri toplamının üçte ikisini kapsıyor. Rusya’nın ekonomik dengesi için ve ihtiyaç duyulan sosyal yatırımların gerçekleşebilmesi için petrol fiyatlarının 100 $ seviyelerinde gezinmesi gerekiyor. İşte bu nedenle Rusya ekonomisinin %3 ila 4 oranında daralması bekleniyor. 

 

Ruble’deki ani artış, hatırlayacaksınız, gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere onlarca ülkenin piyasalarında sert düşüşlere neden oldu. Rusya’nın mesajı netti: “Ben gidersem yanımda çok ülkeyi götürürüm”

 

Bu restleşmenin ikinci adımı Çin’den geldi. Rusya’ya tam destek… 

ABD’ye Ruble’yi koruruz mesajı net olarak veriliyordu. Halbuki Çin dünyanın ikinci en büyük petrol ve gaz tüketicisi; kaynakları ise tüketimini karşılamaya yetmiyor.  Dolayısıyla petroldeki düşüş işine yaracak bir gelişme. Buna karşın Çin’in Rusya ile stratejik işbirliği çok daha değerli. Bu nedenle Çin Rusya’yı yedirtmemekte kararlı! Hatta Ruble sabitlemesi yaparak 2015 yılı içerisinde petrolü Rusya’dan daha uygun fiyatlarla temin yolunu bile denemesi muhtemel…

 

Gelinen noktada dünyada iki karşıt taraf pozisyonlarını netleştirdi: ABD ve Çin! 

Bir bakıma ekonomik silahlarla gerçekleştirilecek üçüncü bir dünya savaşının perde arkası hazırlanıyor olabilir ve bu dönem soğuk savaş şeklinde geçebilir. 

Tek farkla: Artık sahnede Rusya yerine Çin olacak! 

 

Şimdi temel soruya, yani herkesin merak ettiği hususa gelelim… 

2015 yılında küresel bir kriz çıkacak mı?

 

Görünen durum iç açıcı değil. Karanlık bir tünel ve ilerde ışık falan yok…

İşte tam bu noktada biraz komplo teorisi hevesimizden faydalanarak meşhur 7 sayısını gündeme getiriyoruz… 

Hani tarih tekerrür eder ya! 

Eğer edecekse 2015 yılında kriz çıkacak demektir…

 

Nasıl mı?

Yan yana yazalım 1973, 1980, 1987, 1994, 2001 ve 2008… 

 

7 sene aralıklarla yaşanan küresel etki gösteren krizler…

1973 OPEC petrol krizi, 1980 S&L yani tasarruf ve kredi krizi, 1987 kara pazartesi, 1994 Tekila krizi, 2001 Dotcom krizi ve 2008 Mortgage krizi (Bence yapılandırılmış finans krizi demek daha doğru)! 

 

Bu krizler derin bir bakış açısıyla analiz edildiğinde, nedenlerin hep aynı olduğu görülecektir: Petrol, parasal genişlemeye dayalı fiyat balonu ve balonun patlaması, iflas yaratarak piyasayı küçültme… 

Bunların araçları ise derecelendirme notları, faiz artış azalışı, petrol (emtia) arzı artışı ve azalışı. 

 

7 sayısı pek farkına varmasak da hayatımızda çok önemli yer işgal eden bir sayı…

Gökkuşağı 7 renk, büyük ayı takımı 7 yıldızdan oluşmakta, dünyada 7 kıta var, bir haftada 7 gün, dünyanın 7 harikası ve müzikte 7 nota var. 7 temel renk olduğunu unutmamak gerek. Ana rakamlar içerisinde hiçbir sayı yediye tam olarak bölünemiyor. Hatta pamuk prensesin bile 7 cücesi var…

 

Bunlar dışında 7 sayısı Yahudiler için de çok önemli… 

Yahudilikte birçok şey 7 rakamıyla sembolize ediliyor.

Yaratılış 7 gündedir, 7 kollu mumluk, 7 dağ, 7 kural gibi… 

Bunlarda en dikkat çekenlerinden biri ise, toprağın 7 senede bir nadasa bırakılışı… 

Yani topraktan elde edilen faydaların bir sene durdurulması…

 

Bugünün küreselleşen dünyasında para kontrolü kimlerin elinde diye sorulsa herhalde herkes aynı cevabı verir!  

 

O halde temel mesele toprağın bu sene nadasa bırakılıp bırakılmayacağıdır(?)

Diğer bir ifadeyle 7 sayınısın kehaneti doğru çıkacak mıdır?

 

Görünen o ki dünya bu sefer çok daha ciddi bir karmaşanın içerisine sürükleniyor. 

Dini ayrıştırma, Filistin, Kuzey Afrika, Orta Doğu, göçmen politikaları ve diğer bir sürü sorun…

Ve bunların tümü bu sefer çok daha fazla ekonomiyle entegre olmuş durumda…

 

Tüm bu bilgiler ışığında ve kısaca;

“2015 Kriz yılı mı?” 

Cevabım: “Karmaşık”! 

 

Ufukta bir kriz var ama ekonomiyi peşine takacak mı veya 7 sayısının kehaneti doğrulanacak mı bunu izleyip göreceğiz… Çünkü ipler en azından bizlerin ellerinde değil!

 

Bu arada unutmamak lazım!

Dünya bu haldeyken, teraziye koyduğumuzda, mevcut şartların Türkiye’nin lehine geliştiği görülüyor!

Tabi oyuna gelmemeliyiz…

Ve asla ülkemizin nadasa terk edilmesine izin vermemeliyiz…

 

 

Twitter: @SonerGokten