BIST 9.525
DOLAR 32,57
EURO 34,72
ALTIN 2.490,35
HABER /  GÜNCEL

20 Ekim 2011 Basın Özeti

İngiltere gazetelerinde Çukurca ve Yüksekova'daki saldırılar: Türkiye'nin İran ve Suriye'yle ilişkileri daha da gerginleşebilir.

Abone ol

Daily Telegraph gazetesi, Çukurca ve Yüksekova'daki PKK saldırılarının ülkede büyük öfke yarattığını belirtirken, Guardian bu saldırıların 1990'lardan bu yana PKK'nın gerçekleştirdiği en büyük eylem olduğuna dikkat çekti.

Financial Times gazetesi, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama, Avrupa Birliği ve NATO'nun saldırıları kınayıp Türkiye'ye destek ifade ettiğini aktardı.

Gazete, daha önce geniş çaplı bir sınır ötesi harekata girişebileceğini açıklayan Ankara'nın sıcak takibe başladığını belirtti. Financial Times, askerlerin cenaze töreniyle Türkiye kamuoyunun öfkesinin daha da artacağını vurguladı. Haberde şöyle dendi:

'İran ve Suriye kışkırtmış olabilir'

"Saldırılar, yeni anayasa ile ilgili görüşmelerin başladığı bir dönemde gerçekleştirildi. Bazı siyasetçiler, bu sürecin nüfusun yüzde 15-20'sini oluşturan Kürtlere daha fazla haklar tanınarak sorunun çözümüne katkı sağlamasını umuyordu. İstanbul merkezli Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi'nin Başkanı Sinan Ülgen, 'Bu gerçekten bir tuzak. PKK bu saldırıyla anayasa sürecini sekteye uğratmak ve partilerin Kürt meselesi üzerinde uzlaşmaya varmasını zorlaştırmak istiyor' diyor.”

“Kuzey Irak'a düzenlenecek daha kapsamlı bir operasyon, ABD'nin bu yılsonunda Irak'taki güçlerini çekeceği hassas bir döneme denk gelmiş olacak. Ağustos'tan bu yana böyle bir harekata yönelik beklentiler artmış durumda. Başbakan Erdoğan, PKK'nın yabancı güçler tarafından bir maşa olarak kullanıldığını söylüyor. Bu sözleriyle İran ve Suriye'ye gönderme yapmış olabilir. Ankara'nın iki ülkeyle de ilişkileri gergin."

Times gazetesi de bu saldırının Türkiye'nin İran ve Suriye'yle ilişkilerini daha da gerginleştirebileceğine dikkat çekti. Habere göre Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Lehigh Üniversitesi'nden bölge uzmanı Henri Barkey, Ankara'nın Suriye'deki demokrasi yanlısı protestoların kanlı bir şekilde bastırılmasına ilişkin sert tavrı yüzünden İran ve Suriye'nin bu saldırı için PKK'yı kışkırtmış olabileceğini söyledi.

Independent gazetesi ise, saldırılardan sonra Türkiye'nin son üç yıldaki en büyük sınırötesi operasyonu başlattığını yazdı.

'Yunanistan'ın euroyu terk edecek mi?'

Independent, Yunanistan'da hükümetin kemer sıkma önlemlerini protesto için başlatılan 48 saatlik genel grevle ilgili haberinde Atina'nın savaş alanına döndüğünü aktarıyor.

Gazetenin yazarlarından Patrick Cockburn, Yunan halkının yoksulluğa hayır dediğini ve orta sınıfla, sendikalar ve gençlerin kesintilere karşı birleştiğini belirtiyor.

Aynı gazetede yazan Hamish McRae de "Yunanistan'ın sonunda euro bölgesini terk etmekten başka seçeneği yok" diyor.

Yazıda özetle şöyle deniyor:

"İlk kurtarma paketinin Yunanistan'ın borçlarını tamamen karşılayacağı düşünülüyordu. Bunun böyle olmayacağı anlaşılınca ikinci pakette Yunanistan'ın borçlarının yüzde 20'sinin silinmesi gündeme geldi. Şimdi bunun da yeterli olmayacağı ve borçların yarısının silinmesinin gerekebileceği hesaplanıyor. Bu durumda Yunanistan'ın borçlarının gayri safi yurt içi hasılaya oranı yüzde 180'den yüzde 90'a inecek. Bu, Avrupa standartlarına göre yüksek ama sürdürülebilir bir oran."

"Ama Yunanistan'ın borçlarından başka üç önemli sorunu daha var. Bütçe açığının büyüklüğü, gelecekteki büyüme perspektifi ve vergi toplamadaki zayıflıkla kötü kamu yönetimi. Normalde kendini böyle bir durumda bulan bir ülke, parasının değerini düşürür. Bu klasik bir politikadır. Zayıf para ihracatı ucuzlatır, ithalatı pahalı hale getirir ve yerli ürünlere talebi artırır. Paranın değerindeki değişikliğe turizm de çabuk tepki verir, insanlar İtalya ya da İspanya yerine Yunanistan'da tatil yapar. Ama Yunanistan'da euro kullanmaya devam ettiği sürece bunu yapamaz. Bu durum da Yunanistan'ın euroyu terk etmekten başka seçeneği olmadığı yorumlarının artmasına yol açtı."

'İşgal Et'

Guardian yazarı Seumas Milne, New York'ta yaklaşık bir ay önce başlayan ve küresel bir harekete dönüşe "İşgal Et" eylemlerinin gerçek bir dönüşümün kıvılcımını çakabileceğini belirterek, "Şimdi bu öfkenin siyasi baskıya dönüştürülmesi lazım. Biz yüzde 99'uz sloganı, krizin pençesindeki Anglo-Sakson ekonomilerinin içinde bulunduğu gerçekliği yansıtıyor" diyor.

Yazar şöyle devam ediyor:

"Hareket, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki siyasi iklimi değiştirdi bile. Bazı yorumcular, bunun yeterli olduğunu ve ekonomik adaletin politikaya dönüştürülmesinin siyasetçilere kaldığını söylüyor. Ama bu inisiyatifi protestocuların karşı çıktığı eski sisteme teslim etmek olur. Neo-liberalizme karşı 10 yıl kadar önce ilk ayaklanmanın başladığı Latin Amerika'da protestoların ekonomik ve sosyal değişim getirmesini sosyal hareket ittifakları ve siyasi örgütler sağladı."

"Ama şüphesiz, büyük çaplı protestolarla radikal siyasi değişiklikler arasında otomatik bir bağlantı yok. Günlerdir işgaller ve grevlerin yapıldığı İspanya'da halkın sosyalist hükümetin kemer sıkma önlemlerine tepki olarak sağcı bir neo-liberal hükümeti işbaşına getirmesi bekleniyor. Popülist sağ da, sol kadar bu hoşnutsuzluktan fayda sağlayabilir. Ama birkaç hafta içinde "İşgal Et" hareketi, siyasi sınıfın, krizin getirdiği değişim taleplerine vetosunu deşifre etti ve bu fırsatın kaçırılmaması lazım."

'İngiltere AB'den çıkmalı mı?'

Daily Telegraph gazetesi, gelecek hafta parlamentoda yapılacak oylamada, iktidardaki Muhafazakar Parti'nden çok sayıda milletvekilinin İngiltere'nin Avrupa Birliği üyeliğinden çıkması konusunda bir referandum yapılması önerisine destek vereceğini belirtiyor. Gazete bu girişime öncülük eden bir milletvekilinin, referandumun İngiltere halkına demokrasinin ve ekonominin geleceği hakkında en önemli kararlardan birini alma hakkını vereceğini söylüyor.

Times gazetesi de Başbakan David Cameron'ın Avrupa Birliği üyeliğine şüpheyle bakan milletvekillerinden bir sonraki seçime kadar referandum önerisine destek vermemesini istediğini aktarıyor.

Independent gazetesi manşetinde, CIA'nin telkinleri sonucunda İngiltere'de yüzlerce yıldır devam eden açık mahkeme geleneğinin değişebileceğini belirtiyor. Gazeteye göre, hükümetin hazırladığı bir tasarısıda, istihbarat örgütlerinin talebiyle, hükümetin delillerin kamuya açıklanmasının ulusal güvenliğe zarar verebileceğine kanaat getirdiği durumlarda duruşmaların kapalı olması öngörülüyor.