BIST 9.699
DOLAR 32,59
EURO 34,85
ALTIN 2.498,19
HABER /  GÜNCEL

Atina'yı korkutan Türk İnternethaber'e konuştu

Atina'da Ermeni soykırımı iddialarına karşı okuduğu bildiriyle gündeme gelen İşçi Partisi Dış İlişkiler Büro Sorumlusu Yunus Soner, olanları İnternethaber'e anlattı.

Abone ol

İNTERNETHABER (ÖZEL HABER) - İşçi Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkanı ve Talat Paşa Komitesi üyesi Yunus Soner, Atina Parlamentosu'nun karşısında Sintagma Meydanı'nda Ermeni soykırım iddialarını reddeden bir bildiri okudu. “Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” diyen Yunus Soner Ardından gözaltına alınıp sınır dışı edilmişti.

Yunus Soner olayların nasıl geliştiğini İnternethaber'den Didem Tomaslar'a şöyle anlattı: 

SÜREÇ NASIL BAŞLADI?

9 Eylül 2014 günü Yunanistan bu yasayı (soykırım yoktur demeyi suç sayan yasayı) parlamentodan geçirdikten sonra süreç bizim için başladı. Biz, İşçi Partisi Dış ilişkiler bürosundan ben ve Yunanistan masamızdan Yunanca bilen arkadaşımız Eylül ayında Yunanistan'a gittik. Syriza ile (radikal sol koalisyon), Yunanistan Komünist Partisi'yle ve Yeni Demokrasi Partisi'yle görüşmeler yaptık. Bu yasanın Türk-Yunan ilişkilerine zararlı olduğunu anlatmaya ve onların tutumunu anlamaya çalıştık.
10 Eylül'de Talat Paşa Komitesi Türkiye'de açıklama yaptı. Yasayı Atina'da çiğneyeceğini tüm kamuoyuna duyurdu. Biz de bu işe giriştik. Yunanca bilen partili arkadaşlarımızla Yunanistan kamuoyu hakkında araştırmalara başladık. Süreç bu şekilde başladı.

YUNANİSTAN'DA NELER YAŞANDI?

Olası engelleme girişimine karşı küçük bir ekip olarak Yunanistan'a bir gün önceden gittik. Burada Türkiye elçiliğinin maslahatgüzarı sayın Barış Kalkavan'ın acil görüşme talebiyle karşılaştık. İlginçtir, benim Atina'ya gideceğim Türkiye kamuoyuna 9 Ocak'ta duyuruldu. Ancak sayın Kalkavan Atina'da olduğumdan haberdardı.

Kendisiyle geçtiğimiz Eylül ayındaki Atina ziyaretimizde de görüşmüştük ve bizi eylemi yapmamaya ikna etmeye çalışmıştı. 8 Ocak'taki görüşmede önce 'açıklamayı Eylemi Mart veya Nisan'da yapsanız daha uygun olur' dedi. Bunu Talat Paşa Komitesi'ne ilettim ve beklediğim gibi bu öneri komite tarafından kabul edilmedi. Çünkü ilan edilmiş bir eylem. Iptal için bir neden yok.

MASLAHATGÜZARI BARIŞ KALKAVAN: BİLDİRİYİ MEYDANDA DEĞİL OTEL SALONUNDA OKUYUN

İkinci önerisi ise, bildirinin Sintagma Meydanı'nda değil, bir otel salonunda okunması oldu. Atina'daki tüm Türk muhabirlere haber vereceğini de ekledi. Ancak Yunan basınının bildirinin okunmasından haberdar olmamasını istiyor gib bir izlenim bıraktı bende.

Bizim birincil hedefimiz Türk kamuoyuna cesaret vermekti. İkinci hedefimiz ise Yunan kamuoyunu harekete geçirmek ve bu yasanın Türk-Yunan dostluğuna zararlı, uluslararası hukuka da aykırı olduğunu anlatmaktı. Maslahatgüzarının talebini komiteye ilettim. Komite önerileri kabul etmedi.

Zaten 9 Ocak tarihinde Atina havalimanına inen heyete Yunan sınır polisi tarafından 'açıklamanın Sintagna Meydanı'nda mı bir otel salonunda mı yapılacağı' ısrarla sorulmuş ve heyet Sintagma Meydanı'nda yapacağını açıkça belirtmiş.

Tam heyet havaalanı polisiyle uğraşırken Sintagma Meydanı'nda 20 Ermeni gösteri düzenledi. Saat 11:30'da. Yani bildirinin okunmasından 2.5 saat önce. Yunan polisi de bu gösteriyi bahane edip heyetin girişinin kamu düzenini tehdit edeceğini öne sürdü ve heyeti geri çevirdi. Bizim Maslahatgüzarımız da Ermenilerin eylemini bana hemen bildirdi.

Saat 14:00'te meydanda bulunan arkadaşlarımız ise hiçbir karşı protesto gösterisiyle karşılaşmadı.

Heyet Yunanistan tarafından geri çevrilince ne yaptınız?

Heyete izin verilmeyince Talat Paşa Komitesi Başkanı Ismail Hakkı Pelin'le danıştık. Çok iyi hatırlıyorum, havaalanından şehir merkezine metroyla giderken. Sayın pekin Genelkurmay emekli İstihbarat Daire Başkanı. Son derece soğukkanlı, düşünceli bir kişidir. Bana telefonda derin ve sakin bir sesle, "bu bildiriyi bugün Atina'da okuyalım, okuyalım bu bildiriyi" dedi. Yani ne yapıp yapıp Talat Paşa Komitesi'nin bildirisini Atina'da Yunan kamuoyuna duyuracaktık. Güvenlik konularını ele alarak açıklamayı meydan ya da başka bir yerde yapmayı bana bıraktı.
Sintagma Meydanı'nı inceledik, herhangi bir güvenlik sorunu olmadığını tespit ettik ve açıklamayı okuduk. Zaten sayın Kalkavan da görüşmemizde, Yunan eminiyet yetkililerinin güvenlik açısından bir sıkıntı görmediğini aktarmıştı.

Sonuç olarak saat 18:00 sularında parlamento binasının önündeki Sintagma Meydanı'nda açıklamamızı Türkçe ve Yunanca yaptık.

MEYDANDA TEPKİ ALDI MI?

Hiç bir olumsuz tepki almadık. Dikkatle dinleyen Yunan vatandaşları oldu. Açıklama başladıktan sonra özel görevli, kurşun geçirmez yelekli 20 kişilik polis grubu yanımıza geldi. Bildirinin bitmesini bekledikler. Ve bitince Emniyet'e götürdüler.

GEREKÇE NEYDİ?

Gözaltına alınıyorum. Ama hiç gerekçe yok. Tekrar tekrar sorduk ama gerekçe gösterilmedi. Sivil polis ısrarlı sorularımıza dayanamayıp 'elçiliğiniz sorumluluğundadır' dedi. Bu gerçekten şaşırtıcı. Hakkımızda hiçbir yasal işlem yapılmadığı sadece sınırlılığı edileceğimiz belirtildi.

ELÇİLİK ARKASINIZDA DURMADI MI?

Tam olarak böyle bir iddiada bulunamam. Daha çok gözaltına alındıktan sonra kötü muamele görmememizle ilgilendiler. Ama sınırdışına karşı çaba gösterdiklerinden emin değilim. Bakınız 9 Ocak'ta Atina'ya gelen büyük heyetin içinde eski TBMM Başkanvekili bile vardı. Oysa havaalanına karşılama amacıyla hiçbir temsilci göndermediler.

Tedirginlerdi ve Yunan makamları ile gözaltı sürecimizle ilgili mutabakat sağladığına dair işaretler vardı. Kişisel sorunlarımızla ilgilenmek için avukat gönderdiler.

Sonra basından, Atina büyükelçisinin sözlerini okuduk. 20 Türk soykırımı yalanıyla mücadele için Atina'ya gidiyor, giremeyince kendisi "biz giremezsiniz demiştik zaten" açıklaması yapıyor. İnanılmaz.

Bu süreçte sizi en çok etkileyen olay neydi?
Dikkatimi aldığımız destek mesajları çekti. Herkes çok mutlu ve gururluydu. Ama en ilginci, kimse bildirinin engellemelere rağmen okunmasına şaşırmamıştı. Demek ki insanımızda bir iyimserlik filizlenmeye başlamış.

Sonra Sevgi abladan bir mesaj geldi. Eşi ASALA'nın Kanada elçiliğimize yaptığı saldırıda şehit olmuştu. Kendisi çocukluğumu bilir. Benimle guru duyduğunu söylemiş. Mesajını aldığımda nasıl ürperdiğimi anlatamam.

Benimle Bildiriyi okurken ne kadar çok insanın arkamda olduğunu, ne kadar yoğun duygularla açıklamanın videosunu izlediğini o an daha iyi anladım. Zaten Talat Paşa Komitesi'nin cesurları başta olmak üzere arkamda halkımızı bilmeseydim Atina'nın göbeğine dikilip o bildiriyi nasıl okurdum? Bu işi hepimiz birlikte başardık, sadece bildiriyi okumak bana düştü.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Milletimizdeki bu yeni iyimserlik 29 Ocak'taki AİHM duruşmasına da yansıyacak. Türkiye ve Avrupa'dan binlerce Türk Strazburg'a akacak. Tabii umarım k bu tarihe değin davanın tarafı olan sayın Perinçek'in yurtdışı yasağı da kalkmış olur.

Biz de İşçi Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu olarak özellikle komşu ülkeleri 1915'te ne olduğuna dair bilgilendirmeye devam edeceğiz. Yakın bir tarihte uzmanlarımız, 1915'te emperyalistlerin nasıl Ermenileri kışkırttığını ve halkımızı birbirine düşürdüğünü örneğin Mısır kamuoyuna anlatacak.